Meme kanseri tedavisinde yeni umut!
Çağımızın en büyük sağlık sorunlarının başında kanser geliyor. Meme kanseri konusunda yapılan yeni araştırmalar gelecek adına umut verici oldu.

Meme kanseri tedavisinde yeni ve umut verici bir yöntem olan Cryoablation (aşırı soğutma ile tümör dondurma), büyük tümörlerin yok edilmesinde etkili sonuçlar verdi. Özellikle ameliyat edilemeyen ya da cerrahi müdahaleyi tercih etmeyen hastalar için alternatif bir seçenek sunan bu yöntem, geleneksel cerrahinin yerini alabilecek potansiyele sahip.
Son araştırmalara göre, Cryoablation ile tedavi edilen 2,5 cm büyüklüğündeki tümörlere sahip hastalarda kanserin tekrarlama oranı yalnızca %10 olarak tespit edildi. Bu oran, yalnızca hormon tedavisi ve radyoterapi gören hastalarla kıyaslandığında oldukça düşük bir seviyede. Bu, yöntemin uzun vadede etkili bir çözüm olabileceğini gösteriyor.
Cryoablation Nedir? Nasıl Çalışır?
Cryoablation, tümörlü dokuyu dondurarak yok etmeye dayanan minimal invaziv bir tedavi yöntemidir. Bu yöntemde kullanılan özel bir iğne benzeri cihaz (kriprob), tümörün içine yerleştirilerek ultrason veya tomografi yardımıyla hedeflenir. Ardından aşağıdaki aşamalar uygulanır:
İlk dondurma: Tümör -40°C ila -80°C’ye kadar dondurulur, bu esnada buz kristalleri oluşarak hücrelerin yapısını bozar.
Pasif çözülme: Hücrelerin kontrollü bir şekilde ölmesine olanak tanımak için kısa bir çözülme süreci başlatılır.
İkinci dondurma: Tümörün tamamen yok edilmesini sağlamak için tekrar dondurma işlemi uygulanır.
Vücut tarafından temizleme: Ölü tümör hücreleri, bağışıklık sistemi tarafından zaman içinde yok edilir.
Cryoablation’ın Avantajları Nelerdir?
Cerrahi müdahale gerektirmez: Ameliyat olamayan hastalar için önemli bir alternatiftir.
Hızlı iyileşme süreci: Hastalar genellikle aynı gün taburcu edilir.
Daha az komplikasyon riski: Kanama, enfeksiyon ve genel anestezi riskleri düşüktür.
Hedefe yönelik tedavi: Yalnızca tümörlü dokuyu etkiler, çevredeki sağlıklı dokulara zarar vermez.
Tekrar uygulanabilir: Nüks durumunda Cryoablation işlemi yeniden gerçekleştirilebilir.

Ameliyat Olamayan Hastalar İçin Yeni Bir Alternatif
Geleneksel olarak meme kanseri tedavisinde cerrahi operasyon en etkili yöntem olarak görülmektedir. Ancak bazı hastalar için ameliyat tıbbi olarak mümkün olmayabilir veya hastalar cerrahi müdahaleyi reddedebilir.
Cryoablation, özellikle şu hasta grupları için önemli bir alternatif sunuyor:
- İleri yaş nedeniyle ameliyat riski taşıyanlar
- Yüksek tansiyon, kalp hastalıkları veya diyabet gibi sağlık sorunları olanlar
- Eş zamanlı olarak başka bir kanser tedavisi gören hastalar
- Geleneksel cerrahiye psikolojik veya kişisel nedenlerle karşı çıkan hastalar
Araştırmaya katılan bilim insanları, Cryoablation’ın hormon tedavisi ve radyoterapi ile kombine edildiğinde neredeyse %100 tümör eliminasyonu sağlayabileceğini belirtiyor.
FDA Onayı ve Gelecek Perspektifi
Cryoablation şu anda ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından meme kanserinde resmi bir tedavi yöntemi olarak onaylanmış değil. Ancak, FDA yalnızca iyi huylu meme tümörlerinin (fibroadenomların) tedavisinde kullanımına izin vermektedir.
Öte yandan, meme kanserinin erken evrelerinde kullanılmak üzere minimal invaziv Cryoablation teknolojisinin onay süreci devam etmektedir. Onaylandığında, yöntemin çok daha yaygın bir şekilde kullanılması beklenmektedir.
Ohio Cleveland Clinic’te meme cerrahı olan Dr. Lauren Kopicky, Cryoablation yönteminin onay almasının ardından meme kanseri tedavisinde devrim yaratabileceğini belirtiyor:
“Bu teknoloji, özellikle cerrahi müdahale gerektirmeyen veya cerrahiyi tercih etmeyen hastalar için mükemmel bir alternatif olabilir. FDA onayı aldıktan sonra, birçok doktorun ve hastanın ilgisini çekeceğini düşünüyorum.”